2017 yılı MEB Personeli Yönetici Görevlendirme Takvimine göre, Artvin İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yayınladığı yönetici münhal listesinde; 33 okul/kurum müdürüne, 13 müdür başyardımcısına, 92 okul/kurumdaki 114 müdür yardımcısına ihtiyaç duyulmaktaydı. MEB Personeli yönetici adaylarının sözlü sınavları 3-21 Temmuz tarihleri arasında yapılmış, 24 Temmuzda sözlü sınav sonuçları duyurulmuştur.
Türk Eğitim-Sen Artvin Şubesi olarak, 12 Haziran 2017 tarihinde Artvin Kamuoyuyla söz konusu görevlendirmelerde yaşanabilecek olası çekincelerimizi “Alnı Secdeli Çocuklar” başlıklı açıklamamızla paylaşmıştık. Yaptığımız bu açıklamada Artvin İl Milli Eğitim Müdürü Abdülcelil KAHVECİ’yi uyarmış, eğitimle ilgili başarılı çalışmalarını sözlü sınavlarda da devam ettirmesini talep etmiştik.
Yönetici adaylarından edindiğimiz mülakat sonuçlarına göre, açıklanan mülakat sonuçlarının daha önceki mülakatlarda yaşananlardan farklı olmadığını gördük. Yönetici adaylarıyla kurulan iletişimimiz neticesinde, Eğitim-Bir-Sen isimli sendika üyelerinin yöneticiliği münhal okullara mutlak yerleşmelerini sağlayacak derecede yüksek notlarla abat edildiklerini gördük. Buna göre:
Sözlü Sınav (Mülakat Komisyon) Puanları: Üye Olduğu Sendika:
90-100 Puan Alan Yönetici Adayı Sayısı:
10 EBS
2 TES
85-89 Puan Alan Yönetici Adayı Sayısı:
15 EBS
3 TES
80-84 Puan Alan Yönetici Adayı Sayısı:
8 EBS
5 TES
1 ES
70-79 Puan Alan Yönetici Adayı Sayısı:
7 EBS
3 TES
60-69 Puan Alan Yönetici Adayı Sayısı:
1 EBS
7 TES
1 ES
50-59 Puan Alan Yönetici Adayı Sayısı:
5 TES
1 EBS
50 Puan Altı Alan Yönetici Adayı Sayısı:
1 TES
Yukarıdaki listeye göre 70 kişinin mülakat komisyon puanına ulaşılabilmiş, 102 kişinin ise mülakat komisyon puanlarına ulaşılamamıştır. Türk Eğitim-Sen üyesi yönetici adaylarından sınava girenler bu 70 kişilik listenin içerisindedir. Mülakat sonuçlarına ulaşamadığımız diğer 102 kişi arasında Türk Eğitim-Sen üyesi bulunmamaktadır. Bu 102 kişinin mülakat sonuçlarının nasıl olabileceğini ise kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
Mülakat Komisyonunun mahir (!) üyeleri Eğitim-Bir-Sen isimli sendikanın ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Eğitim-Bir-Sen sendikasına sırnaşmayı kendilerine bir görev bilip ‘Yavşakus Sendromu’ na yakalanmışçasına (*) durumdan vazife çıkaran yetkililerince ellerine tutuşturulan listelerin gereğini şıp diye yapmışlardır. Sözlü sınav komisyonunda görev alan kişiler, bulundukları makam gereği objektif ve tarafsız olmak zorundadırlar. Buna mukabil tarafsızlıklarını koruyamamışlardır. Görevleriyle bağdaşmayan taraflı bir davranış göstererek, belirli kişilere çıkar ve menfaat sağlamak suretiyle, görev ve yetkilerini kötüye kullanmışlar, nefret ve ayrımcılık suçunu işlemişlerdir.
Ayrıca Şavşat İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili ve Mülakat Komisyonu Başkanı/Üyesi Erkan EVRAN’a da sormak isteriz ki; 2016 yılı müdür yardımcılığı yazılı sınavında kendi alanında Artvin ilinde en yüksek puanı alan, üyemiz ve Şavşat İlçe Temsilcimiz Ceyhun KAYA’ya 58 buçuk mülakat komisyon puanı verip 60 baraj puanı altında tutarak Şavşat’ta tercih yapmasını hangi saiklerle engellemiştir? Namuslu vatandaş gibi çıkıp bir açıklama yapmasını bekleme hakkımızı da mahfuz tuttuğumuzu bilmesini isteriz.
Bu sonuçlar geçmiş dönemlerde FETÖCÜLER’in sınav sorularını çalması ile maruz kalınan hak hırsızlığının, günümüzde okul/kurumlara mülakatla yönetici seçmelerinde yapılan hak hırsızlığının tekerrüründen başka bir şey değildir. Yani yasa dışı çeteler hayatımızdan henüz çıkmış değildir. Hâlâ “Benim sendikam, benim tarikatım, benim mezhebim, benim cemaatim, benim ekolüm" yani üzerine 'fırka-i nâciye' giydirilmiş tarafgirlik anlayışı devam ediyorsa ki ediyor. Artık böylelerine “HİZB-ÜL HARAM ÇETESİ” dense yeridir.
Şunları tekrar etmekte fayda görüyorum, dinî, millî, manevi ve tarihî değerler üzerinden bürokrasi tahkimatı, iş/aş/koltuk tehdit kârlığı üzerinden sendikal üye kazanımcılığı artık kamu çalışanlarının yaşam alanlarından çıkarılmalıdır. Oysa Büyük Türk Milleti, Devletin bekası ve Türklük ’ün devamı için farklılıklarını bir kenara itip, 7 Ağustos 2016 tarihinde İstanbul Yenikapı’da, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin etrafında bir koruma kalkanı gibi saf tutmuştu. Bu birlik görüntüsü 7 Ağustos 2016 tarihinden itibaren “Yenikapı Ruhu” olarak adlandırılmıştı. Anadolu’da varlık mücadelesi veren Türk Milleti’nin en çok ihtiyaç duyduğu bu Yenikapı Ruhu’nu koruma ve toplumsal hayatın her alanına yayma gayreti herkeste olmalıydı. Aradan geçen bir yılda üzülerek şahit olduk ki, “Yenikapı Ruhu Külliye’nin duvarlarını aşamamış.”
Yeniçağ Gazetesi’nden İsmail Şahin, 31 Temmuz 2017 tarihli köşe yazısında şunları yazmıştır: “Beka sorunu, vatanın birliğini ve milletin selametini tehlikeye düşüren durumlardır. Mesela FETÖ kalkışmasıdır, mesela PKK'dır, mesela ekonomik krizlerdir. Bu mevzularda destek olmamak "milli" duyarlılıktan yoksunluktur. Peki, "beka sorunu" zamansal bir şey midir? Yani sadece bugüne mahsus mudur? Tabii ki "hayır!". Dün de vardı, ondan önce de… Mesela FETÖ dün de beka sorunu idi, PKK dün ve dünden önce de beka sorunu idi. Tabii ki "feraset" önemli bir niteliktir, görebilen gördü ancak…
Peki, mülakatla öğretmen / memur alımı, il ve ilçe teşkilatlarında tanzim edilen bürokrat listeleri, yönetici atamalarında liyakati değil sendika bilgisini sorgulayan mülakatlar, bunlar da ülkenin bekasını ilgilendirmiyor mu? Elbette ilgilendiriyor. Hatırlayın FETÖ devlete nasıl sızmıştı: Susturarak, bürokraside göreceli de olsa var olan "liyakat" müessesesini yıkarak, sınavlara müdahale ederek, soru çalarak, jüri ayartarak…” İsmail ŞAHİN yazdıklarında haksız mı?
Hülasa tahakküm altında güdüme muhtaç bazı bürokratların, bir yıl önce ülkemizi felakete sürüklemiş olan kadrolaşmacı ve ötekileştirici yönetme alışkanlıkları, maalesef varlığını ciddi anlamda devam ettirmektedir. Yazık… Yenikapı Ruhu ölmüştür. Hoş geldin KAPIKULU RUHU!
İsrafil BAYRAK
Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi
Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı
(*)Yavşak kelimesi Türk Dil Kurumunca iki farklı anlam içerdiği şeklinde açıklanmaktadır. Şöyle ki, 1. Bit yavrusu, 2. Geveze, yılışık kimse. Sendrom ise Türk Dil Kurumu tarafından, “Belirge” olarak anlamlandırılmaktadır. Buradan hareketle başlıkta kullandığımız “Yavşakus Sendromu” :TDK’nın 2. Anlamda kullandığı anlamda kullanılmış olup, son yıllarda yaşanan toplumsal kokuşmuşluğa adfen kullandığımız manayı ifade etmektedir.