TÜRK EĞİTİM-SEN’DEN TAHTALI, ZİNCİRLİ VE SİYAH ÇELENKLİ BASIN AÇIKLAMASI

TÜRK EĞİTİM-SEN’DEN TAHTALI, ZİNCİRLİ VE SİYAH ÇELENKLİ BASIN AÇIKLAMASI

is_birakma_001Türk Eğitim-Sen ve Eğitim-Sen başta olmak üzere eğitim iş kolunda faaliyet gösteren çeşitli sendikaların 26 Şubat 2014 Çarşamba günü Türkiye genelinde yaptıkları iş bırakma eylemi Artvin’deki eğitim kurumlarında da önemli sayıda bir katılımla gerçekleşti.  Eğitim çalışanları iktidarın TBMM’ye gönderdiği “Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nı protesto etmek ve iktidarı uyarmak maksadıyla bir günlük iş bırakma eylemi yaptılar. Yapılan iş bırakma eylemi ve protesto gösterileriyle Artvin merkez ve ilçelerde eğitim-öğretim faaliyetleri adeta durma noktasına geldi.

 

TÜRK EĞİTİM-SEN’DEN TAHTALI, ZİNCİRLİ VE SİYAH ÇELENKLİ BASIN AÇIKLAMASI

Türk Eğitim-Sen Artvin Şubesi, iş bırakma eyleminin gerekçesini kamuoyuna duyurmak ve tasarıyı protesto etmek için Artvin Atapark önünde kitlesel bir basın açıklaması yaptı. Sendikanın yaptığı eyleme Türk Eğitim-Sen Şube yöneticileri ve sendika üyelerinin yanı sıra Eğitim-Sen Artvin Şube Başkanı da destek verdi.

Türk Eğitim-Sen Artvin Şube Başkanı İsrafil Bayrak, basın açıklaması öncesinde tahtaya zincir vurma eyleminin gerekçesini anlattı. Bayrak; “Bu yasa tasarısı ile dershaneler kapatılacaktır. Dershaneler ülkemizde eğitim-öğretimdeki fırsat eşitliğini sağlamada önemli bir görevi üstlenmektedir. Dolayısıyla dershanelerin kapatılması, özellikle doğu illerimizdeki maddi durumu yetersiz durumdaki öğrencilerin yükseköğrenimde okuma hakkının engellenmesi anlamı taşımaktadır.  Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 42. maddesi ‘Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.’ hükmünü içermektedir.  Özetle, bu yasa tasarısı, her yönüyle siyaset kokmaktadır. Meclisin gündemine getirilen yasa tasarısı, dershanelerin kapısına vurulan kilittir.  Aynı zamanda fakir öğrencilerin eğitim hakkına vurulan kilittir.  Aynı zamanda Millî Eğitim teşkilatında hakkaniyetle, liyakat ile atanmaya, yükselmeye vurulan kilittir.  Biz eğitim sistemimize vurulan bu prangayı, zinciri ve kilidi sembolize etmek maksadıyla burada tahtaya kilit vurulmasını canlandıracağız. Akabinde, Türk Eğitim-Sen mensubu öğretmenler olarak bu durumu protesto etmek maksadıyla iş bırakarak elimizdeki tahta kalemlerini bırakacağız. Umarız siyasi iktidar aklını başına alır ve Millî Eğitime kilit vuran bu tasarıyı TBMM gündeminden geriye çeker.” ifadelerini kullandı. Üzerinde “İktidar” yazısı bulunan ve sakız çiğneyerek Hükümetin eğitim çalışanlarını dikkate almadığı ve saygı duymadığı mesajını veren bir sendika mensubu “Ders: Demokrasi” ve Anayasanın 42. Maddesi yazısı bulunan tahtaya zincirle kilit vurdu. Bunun üzerine öğretmenler bu durumu protesto etmek maksadıyla ellerindeki tahta kalemlerini ve tebeşirleri tahtanın önüne koyarak sembolik olarak iş bırakma eylemini başlatmış oldular.

Yazı tahtasına zincirle kilit vurulması ve kalem-tebeşir bırakma eyleminin ardından, Türk Eğitim-Sen Artvin Şubesi Başkanı İsrafil Bayrak basın açıklaması metnini okudu. Bayrak’ın okuduğu basın açıklaması metni şöyle:

“Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Milli Eğitim Komisyonunda kabul edildi. Bu yasa tasarısının çok tehlikeli olduğunu anlatmamıza, komisyonda sakıncalarını bir bir dile getirmemize, değiştirilmesi gereken hususları gündeme taşımamıza rağmen Hükümet yine bildiğini okudu.

4 yılını dolduran okul yöneticilerinin görevlerinin sona erdirilmesi, okul yöneticilerinin kaderinin Valilerin, İl Milli Eğitim Müdürlerinin iki dudağı arasına bırakılması, okul yöneticilerinin atanmasında siyasi partilerin yöneticilerinin etkili olması, iki yıl önce değiştirilen MEB Merkez Teşkilatının yeniden değiştirilmesi, stajyer öğretmenlere getirilen uygulamalar ile AKP iktidarının kendi yandaşlarını öğretmen olarak atamasının önünün açılması, eğitimde korkunun hâkim kılınması, okulların siyasallaştırılması, sindirilmiş, baskılanmış, ezilmiş eğitimci ordusunun yaratılması, bakanlık teftiş kuruluna düşmanca yaklaşımlarda bulunulması, il eğitim denetmenlerinin taleplerinin karşılanmaması, insanların sosyal statülerin ellerinden alınması gibi asla kabul edemeyeceğimiz birçok hususu barındıran bu yasa tasarısını şiddetle ve nefretle kınıyoruz.

Düşünebiliyor musunuz; okul müdürlerinin, müdür baş yardımcılarının ve müdür yardımcılarının 4 yılını doldurduğu taktirde görevleri sona erdirilecek, bu kişilerin yerine getirileceklerde sınav şartı aranmayacak, karar merci Valiler ya da İl Milli Eğitim Müdürleri olacaktır. Bu durumda 73 bin okul yöneticisinin olduğu hesap edildiğinde, eğitimde adeta bir Kıyım yaşanacaktır. Sendikaların mücadelesi sonucu okul yöneticilerine getirilen sınav uygulamasının bu tasarı ile kaldırılması, 19 yıl öncesine dönülmesi adil olmayı, kul hakkı yememeyi, ehliyeti, liyakati hayatının merkezine alan hiç kimsenin kabul edeceği bir durum değildir.

Eğitim fakültesini kazanmanın ne kadar zor olduğu hepimizin malumudur. Tasarıyla eğitim fakültelerinden mezun olanların artık KPSS’de yeterli puan alması yeterli olmayacaktır. KPSS’den yeterli puan alanlar, performans değerlendirmesinde başarılı olursa bir yılın sonunda yazılı veya sözlü sınava girmeye hak kazanacaktır. Peki performansı kim, neye göre ölçecektir? Bu durumda yandaş ve arkası sağlam olanlar, siyasi görüşü AKP ile uyuşanlar mı öğretmen yapılacaktır? Öte yandan sözlü sınav ne anlama gelmektedir? Sözlü sınav; akılla, izanla açıklanabilecek bir şey asla değildir. Herkes bilmektedir ki; Sözlü Sınav =Torpil’dir.

Bu tasarı ile iki yıl önce değiştirilen MEB Merkez Teşkilatı yeniden değiştirilecektir. Şu anda 600 kişinin havuzda olduğu göz önüne alındığında, bu tasarının yasalaşmasıyla da 300 kişinin daha havuza alınacağı düşünüldüğünde, MEB’in hafızasının tamamen silineceği bir gerçektir. İki yılda bir üst düzey bürokrat yemenin amacı ne olabilir doğrusu merak ediyoruz.  Merkez Teşkilatındaki tecrübeli şube müdürlerinin eğitim uzmanı yapılmasını da aklı selim hiç kimse açıklayamaz.

Tasarıda teftiş sisteminde yapılan değişiklikler ise büyük sakıncalar doğurmaktadır. Bakanlık denetçileri ve il eğitim denetmenlerinden oluşan teftiş sisteminin, tasarıyla sadece eğitim denetmenlerinden oluşan bir sistem haline getirilmesi, böylece Bakanlık denetçilerinin haklarının gasp edilmesi, mevcut statülerinin ellerinden alınması büyük bir olumsuzluktur. Öte yandan il eğitim denetmenleri Bakanlık denetçilerinin haklarına sahip olmak istiyordu. Bu tasarı ile il eğitim denetmenlerinin talepleri de karşılanmamıştır. Dolayısıyla tasarı, hem Bakanlık denetçilerini hem de il eğitim denetmenlerini mutlu etmemiştir.

Dershane öğretmenlerinin KPSS şartı aranmadan mülakatla MEB kadrosuna atanması bu tasarının ucube maddelerindendir. Bu durumun atama bekleyen 350 bin öğretmene, atanamadığı için intihar eden, psikolojileri bozulan, ellerinde diplomalarıyla sokaklara itilen öğretmenlere haksızlık olduğunu göremeyenler ocaklara ateş düşürmüştür. Bu tasarıyla kendi adamlarını MEB kadrolarına alacağı şimdiden belli olan iktidar, eğitimi baştan sona kendi görüşlerine göre dizayn etmektedir.

Türk milli eğitimini yüz yıl geriye götürecek olan bu yasa tasarısı eğitimde torpili, adam kayırmaları, yandaşlığı, ideolojik ve siyasi yapılanmaları hâkim kılacaktır. ‘İktidarın adamı’ mantığını eğitimin her hücresine yerleştirecek olan bu yasa tasarısı çok açık söylüyoruz ki; sivil bir darbedir. Yapılanların demokrasiyle uzaktan yakından alakası yoktur.

Bu tasarı; insan hakkı ihlalleriyle doludur. Kazanılmış hakları budamaktadır. Eğitimin yandaşlıkla birlikte anılmasına neden olacaktır. Ehliyetin, liyakatin, bilginin, tecrübenin değil; akp iktidarının adamı olmanın temel kıstas yapılmasına yol açacaktır. Sinen, korkan, itiraz edemeyen, bir köşede kendisine çizilen kaderi bekleyen, haksızlıklar karşısında sesini yükseltemeyen ‘köleler’ eğitimin her kademesinde filizlenecektir.

Tasarı, tek adam olma hevesiyle nasıl yanıp tutuşulduğunu, milli eğitimde anti demokratik uygulamalarının nasıl yapıldığını görmekaçısından da son derece önemlidir. Herkes bilmelidir ki; bu tasarıyı hazırlayanlar tebeşir tozu yutmamıştır, öğretmenlik mesleğinin çilesini bilmemektedir, eğitim camiasının nasıl yönetileceğinden bihaberdir. Bu tasarı MEB’in çalakalem yönetildiğini de göstermektedir. Oysa masa başında alınan kararlarla, makam koltuklarında bacak bacak üstüne oturmakla, burnu Kaf dağındaki zatlarla, tek adam olma hevesiyle eğitimde başarı sağlayamazsınız.

Çok açık söylüyoruz ki; tasarı bu haliyle yasalaştığında eğitim yönetilemez hale gelecektir, okullardaki başarı düşecektir, MEB’in hafızası silinecektir, MEB yandaş yetiştirme kurumu haline gelecektir.

İşte tüm bu nedenlerde Türk Eğitim-Sen olarak bugün Türkiye’yi eylem alanına çeviriyoruz. Türk Eğitim-Sen tüm illerimizde tasarının geri çekilmesi için alanlara inmiştir.Türk Eğitim-Sen olarak, MEB Yasa Tasarısının geri çekilmesi için 26 Şubat 2014 tarihinde de Eğitim-Sen ile tüm Türkiye genelinde ortak iş bırakma eylemi yapacağız. İş bırakma eylemine üyemiz olsun ya da olmasın tüm eğitim çalışanlarımız davetlidir.

Öte yandan bu süreçte tasarıdan doğrudan etkilenen okul yöneticilerimizin başta AKP milletvekilleri olmak üzere tüm milletvekillerini aramasını, tasarının sakıncalarını anlatmasını da istiyoruz.

Şayet tasarı geri çekilmezse, önümüzdeki günlerde binlerce kişinin katılımıyla Ankara’da miting de yapacağız ve Hükümeti, MEB’i, bu tasarıyı hazırlayanları en yüksek perdeden bir kez daha protesto edeceğiz.

Hükümet, bu tasarı ile türkiye’de tarihi görülmemiş gerginliklerin fitilini ateşlemiştir. Herkes emin olmalıdır ki; biz eğitimciler, gerginlik ise gerginlik, eylem ise eylem üzerimize düşen her şeyi sonuna kadar yapacağız. Bu tasarıyı bizlere reva görenleri, tasarı geri çekilene kadar rahat bırakmayacağız. Kibirli olanlar, her türlü kudreti kendisinde görenlere son sözümüz şudur: Eğitimciler kendilerine yapılan zulmü, gücü elinde bulunduranların eziyetini görmektedir. Dolayısıyla inatlaşmanın eğitimize faydası değil, aksine çok büyük zararları olacaktır. Eğitim, atınızı istediğiniz gibi oynatacağınız bir alan değildir. Eğitim; bilgi ve tecrübenin birlikte harmanlandığı, hak edenin makamlara getirildiği, korkunun, zulmün, değil, doğruları söyleme cesaretine sahip insanların olması gereken bir alandır.  Dolayısıyla intikam hırsı ile hareket edenler, eğitimi yerle yeksan ettiğinin artık farkına varmalı ve bu ucube tasarıyı ivedilikle geri çekmelidir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

HOCALI KATLİAMINA ANLAMLI VURGU

Basın açıklamasını tamamlayan Sendika Şube Başkanı İsrafil Bayrak, Azerbaycan’ın Hocalı kasabasında 25-26 Şubat 1992 tarihlerinde Ermeniler tarafından gerçekleştirilen soykırımın yıldönümü olduğunu hatırlatarak, katliamda can veren masum insanlara Allah’tan rahmet dileyerek, yapılan katliamı bir kez daha lanetleyerek protesto ettiklerini vurguladı.

AK PARTİ BİNASI ÖNÜNE SİYAH ÇELENK

Basın açıklamasının ardından, Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanlığı binası önüne gelen Türk Eğitim-Sen mensupları binanın Atapark tarafındaki girişine siyah çelenk koymak istediler. Ancak basın açıklaması ve yapılan eylemi takip eden sivil polis görevlileri çelenk konulmasına engel olmaya çalıştılar. Türk Eğitim-Sen Artvin İl Başkanı İsrafil Bayrak “Demokratik ve Anayasal protesto hakkımızı kullanmamıza bile engel olunuyor. Bunu da dikkatlerinize sunuyorum sevgili Artvin basını” diyerek polis görevlilerine tepki gösterdi. Bunun üzerine sendika yöneticileri parti girişine getirmiş oldukları siyah çelengi bıraktılar. Bina girişine protesto maksatlı siyah çelenk konulmasının ardından sendika üyeleri ve destek veren vatandaşlar eylemi sonlandırarak sessizce dağıldı.

 

00a9265f14 a635917795 d3c4027d48 DSC_3617 DSC_3619 DSC_3620 DSC_3623 DSC_3625 DSC_3629 DSC_3630 DSC_3631 DSC_3634 DSC_3635 DSC_3637 DSC_3643 DSC_3645 DSC_3646 DSC_3647 DSC_3648 image.php

 

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir