Çok Acil ‘Şeref’ Aranıyor!

Çok Acil ‘Şeref’ Aranıyor!

Normal insan anatomisine sahip olanlar için zor iştir ‘Şeref’ meselesi… Ancak etrafta şeref üzerine cümleler kuran sözüm ona sırnaşık, torpilli, hormonlu ‘Ağır Beden İşçileri’ ne bakınca insan acıyor doğrusu…

Efendisine itaat baskısı öyle ağır gelmiş olmalı ki, ‘iç sesi’, saray şairliğiyle” yollara kartları savrulan (…) arasında gidip geliyor olmalı…

Şeref yoksunluğunun’ utancı galiba paylaşıldıkça azalıyor. Ahlaksızlık çukurunda debelenen diğer yol arkadaşlarının varlığını hissettikçe teselli buluyor, riyanın soğuk dehlizlerinde rahatlıyor.

Günah İşlemenin Formülleri

İki günü bir olmayanın yani her gün bir önceki günden daha fazla günah işleyerek, özgürlükler mücadelesine kelle koyanlar açısından en çok emeği geçenlere daha üst ve önemli makamlar verilmelidir.

Kimse kusura bakmamalıdır. Artık eski Türkiye yok, eski DİN de!… Nasıl Eskiden ‘Namaz dinin direği’ idiyse, şimdi de günah özgürlüklerin direğidir.

Bilinir ki, ibadetlerin makbulü sürekli olanıydı, şimdi de günahların makbulü sürekli olanıdır. “Salih amel”  devri bitti, şimdi “Salih Günah” revaçta…

Riyakârlık, yalan ve “Siyasi Münafıklık” bir akımın ‘resmi ideolojisi’ haline gelirse, ona tabi olanların sanatı “cehenneme odun taşımaktır.” Başkası yaptığında haklı olarak tepki gösterenlerin, şimdi bu alçaklık karşısında sükûtlarını normal insan refleksiyle açıklamak mümkün müdür?

Eskiden, medya alanında yükselmek için ‘rejisörün yatak odasından geçmek’, çağımızda efendilerinin dizinin dibinden mesafe almak vazgeçilmez bir kural oldu. Aksi halde kapı önüne koyulmak kaçınılmaz.

İktidar ve yükseklik duygusu galiba bazılarında “jetlak” etkisi yapıyor. Güç hep ellerinde kalacak, bin yıl sürecek zannediyorlar… Kendinden önceki ‘güçlüler’ in akıbetlerinden hiç ders almıyorlar.

Bu işin bir de yarınları var, tarihte hiçbir demokrasi özürlünün kaçamadığı yarınlar…

Hiçbir hukuksuzluğun yanına kar kalmayacağı yarınlar…

Devletin gücüyle raconsuz külhanbeylik taslayanların çırılçıplak kalacağı ve “nerede bu devlet”  diye acınası gözlerle büzüşüp bekleşeceği yarınlar…

Ve o gün geldiğinde kimsenin kimseye faydası olmayacağı, günümüz muktedirleriyle, onların eteklerine tutunarak ömür geçirenlerin suçu birbirlerine atarak kurtulacaklarını zannedecekleri yarınlar…

Bilinmelidir ki, “Küfür ile durup da zulüm ile durmayacak” dünyada, zulüm elbette payidar olamayacaktır. “Tacı tahtı bırakarak çıkılmış yolculuklar!”, “olağan tükenişler” gibi…

“Rabbin yaptıklarınızın hiç birinden gafil değildir.” Buyuran Allah’ım sen bizi koru…(*)

İsrafil BAYRAK

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi

Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı

 

 

* Servet AVCI’nın İtikatta İslamcı Amelde Tokatçı Kitabından Uyarlanmıştır.

 

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir