Bu Mülakatı Tarihe Not Düşüyoruz!

Bu Mülakatı Tarihe Not Düşüyoruz!

Türkiye Kamu-Sen Artvin il Temsilcisi, Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı İsrafil Bayrak Artvin İl Milli Eğitim Müdürlüğü 2016 Yılı Yönetici Sözlü Sınav Sonuç Listesinin yayınlanmasına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bu açıklama 'şahsa özel' değildir, her yapıda görülebilen söz konusu canlı türlerine özeldir şeklinde açıklamasına başlayan Türkiye Kamu-Sen Artvin il Temsilcisi, Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı İsrafil Bayrak, yayınlanan sınav sonuç listesininsonuçları itibarıyla akıllara ziyan bir gerçeğin de gözler önüne serildiğini söyledi.

Artvin İl Milli Eğitim Müdürlüğü 2016 Yılı Yönetici Sözlü Sınav Sonuç Listesini, 01.06.2016 tarihi saat 18.26 itibarıyla internet sayfasında yayınladı.

Yayınlanan sınav sonuç listesi, sonuçları itibarıyla akıllara ziyan bir gerçeği de gözler önüne sermektedir. Şöyle ki,

Yayınlanan listede 48 kişinin sınava çağrıldığı, 10 kişinin sınava girmediği, sınava girenlerden 26 kişinin EBS üyesi olduğu, 15 tanesinin 90-98 aralığında puanlar aldığı, 7 tanesinin 80-89 aralığında puanlar aldığı, 2 tanesinin 60 üzeri puan aldığı, 1 tanesinin 55 puan ve sadece 1 tanesinin de 43 puan aldığı,

 

(Yukarıda belirtilen EBS üyesi çok yüksek puan alanların bir kısmı 20 Mart 2016 tarihinde yapılan Müdür Yardımcılığı yazılı sınavında 70 puan barajını dahi aşamamışlardır. Öte yandan bu mülakat sınavında çok yüksek puanlarla başarılı gösterilmelerinin takdirini de kamuoyuna bırakıyoruz.)

 

Sınava giren 6 Türk Eğitim-Sen üyesinin; 1 tanesinin 70 puan, 2 tanesinin 60 puan üzeri aldığı, 2 tanesinin 50 puan üzeri aldığı, 1 tanesinin ise 46 puan aldığı,

 

Sınava giren 2 Eğitim Sen üyesinin; 1 tanesinin 73 puan aldığı, 1 tanesinin 55 puan aldığı,

Sınava giren ve sendika üyeliği olmayan 4 kişinin; 1 tanesinin 83 puan aldığı, 1 tanesinin 71 puan aldığı, 1 tanesinin 60 puan aldığı ve 1 tanesinin de 45 puan aldığı görülmektedir.

 

Bu puanlama düzeninde gözden kaçırılmaması gereken önemli bir husus vardır. O da kişinin bir eğitim kurumuna atamaya esas puanının, Ek-1 Puanının yarısı ile Sözlü Sınav Puanının yarısının toplanarak atama puanını oluşturacak olmasıdır. İl MEM tarafından yayınlanan komisyonun değerlendirmesinden anlaşıldığı üzere; EK-1 puanı düşük olanlara, sözlü sınav puanlarının çok yüksek verilerek atanmaya esas puanların yükseltilmesidir. Buradan umulan murad, önceden hazırlanan sipariş atama listesinin planlandığı gibi gerçekleştirilebilmesi ve muhtemel elenmesi gerekenlerin önüne geçilmesidir.

 

Eğitim yöneticisi olmak isteyenlere reva görülen bu ince ayarlamaları yapan başta komisyon başkanı ve üyelerinin marifetleri(!) bize, usta bir gazetecinin tetikçilik hakkındaki şu düşüncelerini hatırlatmaktadır.

 

‘Tetikçilik kötü bir meslektir. Çünkü eninde sonunda bütün tetikçilerin göreceği muamele 'boş kovan' muamelesidir. 'Son kullanım' tarihleri vardır. İşleri bittiğinde 'son kullanıcılar’ı yüzlerine bile bakmaz. Onların 'doğrular'ı 'yanlışlar'ı yoktur. Elde ettikleri menfaat ve aldıkları talimattır esas olan. Anatomilerinden şahsiyet çekip alındığı için, yaşadıkları çelişkiler ve iştahla yaladıkları tükürükler onlar için utanç vesilesi değildir. Maalesef bu tipler her yerde bulunabilirler; siyasette, ticarette, işte, bürokraside, her yerde…

Bu canlı türünün bir kere olsun 'amirler' ine "Senden büyük Allah var" diyecek karakterleri yoktur. Topu topu bir kere gelecekleri bu dünyada, bırakabilecekleri en büyük iz, dilleriyle 'amir kutsayıcılığı' dır. Aslında yaptıkları işin doğru olmadığını onlar da bilir. Neylersiniz ki menfaat 'şimdilik' buradadır. Arpa buradadır, küspe buradadır…’

 

Anlaşılıyor ki, halkının yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğu söylenen bu milletin, birileri tarafından çözüme kavuşturulmasına ihtiyaç duyduğu hafakanlar bastıran sorunları ve soruları var…

Geçmişte başkalarının da götürdüğünü var sayarak, şimdi bizim adamlarımızın da götürmesi caiz midir?

Akrabaya torpil’i ayetle açıklamak Allah’a iftira mıdır, değil midir?

Çalıyor ama çalışıyor’ olmakla, doğrudan hortumlamak arasındaki fark nedir?

‘Parsel parsel’, yani acıtmadan, yani çaktırmadan yenince kul hakkı yenmiş olmuyor mu? Yoksa suskunluğa devam edip, “Ayıpları örtmek” şalını her şeyin üzerine örterek ’memuriyet’e devam mı makbuldür dinen?

 

Müslüman, hiç bir hâl ve şart altında inancından taviz vermemelidir. Hem ilâhî korkudan, hem de vicdan azabı nedeniyle sıkıntıdan, vereceği hesabı düşünmekten geceleri uyuyamaması lâzımdır.

Batıl’a karşı ‘hak’kı temsil ettikleri için şahsi ikbalperestliğin kendilerinde, yani ‘hak’ta toplanmasını meşrû görüyorlar! Anlaşılan ‘gâzâ aşkı’yla her şey! ‘Ehl-i salibe vurur gibi’ vuracaksınız kamu malına, yetimin hakkının gözüne gözüne! Oysa bir gün isimlerini bilmediğiniz, hiç görmediğiniz onlarca insanla helâlleşmek zorunda kalacağınızı ve helâlleşecek kişi bulamayacağınızı umursamadan vuracaksınız!

Allah’ın ‘dini yok saymak’la eşitlediği yetim hakkı yemeyi ‘dâr-ül harp’le, ‘küfür sermayesiyle rekabet’le, onlar yaparken iyiydi’yle utanmazca ‘içsel’leştireceksiniz!

Gözünüz öyle bir dönecek ki, herkesin herkesi kandırabileceğini, ama kalplerdeki gizliyi en iyi bilen Allah’ı asla kandıramayacağınızı, Gayya kuyusunun da bunun için var olduğunu unutacaksınız!

Meselâ Hayber’de artık kamulaşmış olan bazı değersiz eşyaları alan ve daha sonra düşman tarafından öldürülünce şehit sayılmayan ve Hz. Peygamber tarafından namazı kılınmayan kişiden bir ibret çıkarma ihtiyacı hissetmeyeceksiniz! Ne mutlu size! Mühür sizin elinizde… Artık çağrıyı yapan da sizsiniz, planı kuran da, imzayı-onayı veren de!

Bütün erkler tekelinizde toplandı…

Öyle güçlüsünüz ki, hesap soracak bir Molla Kasım da bırakmadınız etrafta…

Ama unutmayın ki, bu dünyada ‘zaman aşımı’ olsa da ‘Sonsuzluk Yurdu’nda böyle bir kavram yok!.. Herkes bu tarlada ektiğini biçecek…

Yaptım, hele bir sor niye yaptım” şeklindeki tokatçı klasiği hiç bir şey ifade etmeyecek!..

Bir şey ifade etmeyecek en dibin kuytu köşesinde arınmaya yarayan küçük mescitler!..

Kanunsuz emirleri uygulayan kim varsa, kim 'gözlerini kapa' talimatına uymuş ve bugünkü alevlere bir nevi yataklık ettiyse bunun bedelini ödeyecek…

 

Üzülerek anlıyoruz ki bugün,

Hz. Ömer o gün yanlış yapmış! Bir Yahudi’nin arsası için Şam Valisi’ne “Camiyi yık, adaleti yıkma” diye emir göndermesi dünya gerçekleriyle uyuşmayan fazlaca romantik bir davranışmış! Eş-dost-akraba-yandaş-candaş-sendikadaştan başlamak yerine Fırat’ın kenarında kaybolma ihtimali olan koyundan kuzudan dertlene dertlene ömrünü tüketmiş!

Harem-i ismetine dokunulan o din, düşmana bile adaletle hükmedilmesini dayatan, “Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın”  diyen İslâm’dır.

 

Bu yaşadıklarımız artık sadece bir ‘din’ problemi değil, ‘şahsiyet’ problemidir! İrili ufaklı çıkarları olan insanların koalisyonudur!

Ebu Zerr, Muaviye’nin sarayında içinden geçenleri söyleyip kızgınlıkla oradan ayrıldıktan sonra arkasından birinin bağırdığını duyar. Durur, onu bekler. Koşarak gelen adam “Muaviye gönderdi” diyerek kendisine bir kese uzatır.

Ebu Zerr onun ne olduğunu sorunca, adam  “Altın kesesi, Muaviye almanı istiyor” der. Hiddetle reddeder Ebu Zerr. Bunun üzerine adam  “Ey Ebu Zerr, eğer bunu kabul edersen Muaviye beni azad edecek, ben bir köleyim”  diye seslenir. İşte o anda Ebu Zerr, zamanları aşan şu tarihi cevabı verir: “Muaviye’nin gönderdiği o keseyi alırsam, sen kölelikten kurtulacaksın ama ben köle olacağım!

Onun için yaşadıklarımız ve şahit olduklarımız sadece bir ‘din’ problemi değil, ‘şahsiyet’ problemidir aynı zamanda! Dünyevî çıkarlar için ‘modern köleliğe’ razı olmaktır.

İçimizde hayra çağıran bir topluluğun ferdi olmaktansa saltanat kayıklarında süzülmek, sarayların kapı kulluğunu yapmaktır! Bu, namazın veya orucun kazaya bırakılması değil, kazasının olup olmadığı hiç umursanmadan, dinin ve o dinle beraber haysiyetin ve şerefin kazaya bırakılmasıdır!

Ne mutlu hangi türden olursa olsun düpedüz yanlış ve haksızlık içindeki güç ve iktidarlara teslim olmayanlara… Ne mutlu doğruların yanında hesapsız duranlara veya yanlışında samimi olanlara…

Ne demişti Lenin: "Artık iktidardayız ve Rusya'nın bütün alçakları bizimle beraber!"

Çağlar aşan bir tespittir bu, yerel-genel, küçük-büyük bütün iktidarların böyle 'çekici' özelliği vardır. İyiler kadar asalaklar da burada boy gösterirler. İşte bunun için ne mutlu o alçaklardan olmayanlara… Varlıklarını ve meşruiyetlerini o irili-ufaklı iktidarlardan devşirmeyenlere…

 

İsrafil BAYRAK

Türkiye Kamu-Sen Artvin il Temsilcisi

Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı

 

Benzer yazılar

Yanıt verin.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir